Göçmen adayı ebeveynlerin en çok endişelendikleri konulardan biri, çocuklarının yabancı dile vereceği tepki, alışma ve adaptasyon süreci…

Eğer daha önce ana dili İngilizce (ya da gideceğiniz ülkenin dili) olan biriyle aktif bir iletişimi olmadıysa, okulda gördüğü haftalık birkaç saatlik yabancı dil eğitimi yüksek ihtimalle gittiğiniz yerde pek işinize yaramayacaktır. Kulak dolgunluğu vardır, fakat ilk başlarda her şeyi anlayıp, dilediği şekilde iletişim kuramaz. Ama daha önce hiç İngilizce bilmeyen oğlumuzla yaşadığımız deneyimler ve bu konudaki araştırmalarıma dayanarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, KORKMAYIN ÖĞRENECEK! Hem de çok kısa bir sürede…

Dört ayrı dil öğrenme becerisi

Çocuk beyni yetişkin insanlara göre daha esnek bir yapıya sahip olduğundan küçük yaşlarda, dil eğitimine çok daha müsait. Beynin dil merkezi gelişmeye çok açık yapıda olduğundan, yabancı dil öğrenmek beyni geliştiriyor ve büyütüyor. 0-3 yaş arasındaki bebeklerin bile anadili dışında bir yabancı dile maruz kalırsa “aynı anda öğrenme” denilen yöntemle her iki dili de öğrenebilmesi mümkün deniyor. Yapılan araştırmalara göre, 2 yaşındaki bir çocuk aynı anda 4 ayrı dili öğrenme becerisine sahip.

Bazı görüşlerin aksine son araştırmalar, çocukların hiç zorlanmadan ve her bir dili kendi gramer yapısı içinde, kendi akustiğiyle öğrenebildiğini ve dilleri asla birbirine karıştırmadıklarını gösteriyor. Dil ve beyinsel düşünce birbirine paralel etkisi olduğu için çocuğun dil gelişimi onun tüm beyin gelişimini de destekliyor. Doğum sonrası ve 7 yaş arası dönem dil eğitimi açısından çok önemli. En faydalı dönemin de 2-7 yaş olduğunu söylemek mümkün. 7 yaşından büyük çocuğunuz varsa da endişelenmeyin, bu veriler sadece optimum değerleri gösteriyor. Her çocuk ve hatta her yaştaki insan “maruz kaldıkça” ve doğru şekilde desteklendikçe yabancı dil öğrenebilir.



Çocuklar zaten spontane varlıklar. Öğrenmeye, bilgi almaya hevesli bir beyinle karşı karşıyasınız ve ona ne verirseniz karşılığını alıyorsunuz. Onlara ders verir gibi değil de; oyunla, şarkıyla, çizgi filmlerle ve en önemlisi bol tekrarla istediğiniz birçok şeyi öğretebilirsiniz. Kaldı ki, size zaten pek gerek bile kalmayacak. Kreşe ya da okula başladıklarında kısa bir süre sessizleşen çocuğunuz aslında gözlem yapacak. Bu sessizlik sindirme ve anlam geliştirme açısından çok önemli, sadece gözlem yapmasına ihtiyacı olduğu kadar izin vermek önemli. İki dil öğrenen çocuklarda, yaşıtlarına göre konuşmada gerilik görülebiliyormuş, ancak doğru öğrenim gerçekleşiyorsa bu kısa sürede düzelecektir diyor uzmanlar.

Biz oğlumuzu okula yazdırdığımızda(3 yaşında) öğretmenleri bize, “Onun beynini bir kova gibi düşünün, şu an dolduruyor. Yeteri kadar dolduğunu hissettiğinde taşmaya yani konuşmaya başlayacak. Zaten arkadaşlarıyla oyun sırasında iletişim kurmak için o kadar çabuk öğreniyorlar ki, siz de birkaç ay sonraki gelişimine inanamayacaksınız.” demişlerdi. Gerçekten de öyle oldu. Beden dili ile derdini anlatmaya çalışan çocuk, yerini cümlerle kendini ifade eden bir çocuğa bıraktı zamanla. Yabancı dil öğrenimi çocukta özgüven artışı sağlıyor ve benlik gelişimini de çok olumlu etkiliyor.

Yeni Dili Öğrenirken Anadilini Unutur mu?

Gelelim işin bir diğer boyutuna…

Evet, çocuğunuz yeni dili çok çabuk öğrenmeye başlıyor, ama bu noktada ana dilini unutmaya/reddetmeye de başlıyor. Ebeveynler Olarak görevimiz evde iki dili konuşma dengemizi iyi ayarlamak. Örneğin, anne sadece Türkçe, baba sadece İngilizce konuşmalı diyor uzmanlar. Biz bu kadar keskin çizgilerle bölmedik. Çünkü pandemi dönemine denk geldiğimiz için, bir okul yılını tam olarak tamamlayamadığından oğlumuzun İngilizce hakimiyeti de bu boyutta değildi. Fakat sık sık, belli sürelerde (mesela yürüyüş yaparken 1 saat boyunca) İngilizce konuştuk. Çocuk size bir şey sorduğunda, sorduğu dilden cevap vermek önemli öğrenme aşamasında. Öğrenmesine yardımcı olun, ama öğretmek için de baskı yapmayın. O an ilgisini çekmiyor olabilir, öğrenmek istemiyor olabilir üstüne gitmeyin. Ders çalıştırır gibi hiç öğretmeyin. Çocuğu yabancı dilden soğutmayın. Henüz tam anlamadığı ve kendini net ifade edemediği bir ortamda olmak yeterince stresli olacaktır, bir de evde çocuğunuzu ikinci dil için zorlayarak dozu artırmayın. Hiçbir şey yapmasanız da okula giden her çocuk mutlaka öğreniyor ama, “Desteklemek için neler yapabiliriz?” derseniz;


– Yabancı müzik dinleyin. Beraber dans edin.

– Her gün 15 dk yüksek sesle İngilizce kitap okuyun.

– Resimli, eşleştirmeli kitaplarla eğlenerek öğrenmesini sağlayın.

– Çizgi filmleri yabancı dilde izletin.

– Oyun oynarken yabancı dilde konuşun.


İyice öğrendiğinden ve artık yabancı dili konuşabildiğinden emin olduktan sonra en dikkat etmeniz gereken konu, evde anadilinizi kullanmak. Siz ikinci dili konuşmak zorunda değilsiniz, hatta bunu yapmayın. O, gramer olarak daha kolay bulduğu için(özellikle İngilizce) onu tercih edecek ve sizi anlasa dahi büyük olasılıkla yabancı dilde cevap verecek. Ancak çocuğunuz ana diline ne kadar hakim olur, kendi dilinde duygu ve düşüncelerini ne kadar iyi, yeterli ifade edebilirse, ikinci ve sonraki dillerle arasındaki engeller o kadar kalkmış ve hazır hale gelmiş olur. Uzmanların söylediklerine göre, ikinci dil edinimi birincil dil edinimiden beslenebildiği oranda gelişip başarılı oluyor, yani evdeki dili desteklemeniz hala çok önemli.

Endişeye gerek yok!

Yeni gelmiş ya da yakında gelecek olan aileler, hiç endişe etmeyin. Siz gideceğiniz ülkenin diline yeterince ya da hiç hakim olmayabilirsiniz, bunun çocuğunuz açısından hiçbir yan etkisi yok. Sizin tek yapmanız gereken, güzel Türkçe’mizi aynen Türkiye’de olduğu gibi evde, aile arasında, kendi aranızda konuşmaya devam etmek. İkiden fazla dilin olduğu çok dilli ortamlarda dahi, sorunsuz şekilde çok dilli bireylere dönüşüyorlar. Bunun yetenekle de bir ilgisi yokmuş; bu, çocukların doğal öğrenme becerisine dayanıyormuş. Doğa ananın bir lütfu bu. Yurt dışında yaşayan çocuklar, hem doğal süreçte edinim hem de eğitim yoluyla öğrenim ile paralel şekilde ikinci dili hem öğrenecekleri hem edinecekleri için çok daha avantajlılar. Çoğunlukla onların geleceklerini düşünerek göçtüğümüz yeni ülkede, çocuklarımızın gelişimine katkıda bulunma endişesi içindeki hepimize başarılar diliyorum:)



Yorum bırak