Hayatımın en uzun gününü anlatıyorum!

Herkesin hayatında olduğu gibi benim de hayatımda dönüm noktaları, asla unutamadığım günler, anlar var. Ama size şimdi en sonuncusu, en tazesini yazmak istiyorum. 1 ay içerisinde alınan kararlardan, yapılan araştırmalardan, 15 günde yapılan üniversite başvurularımdan, vizenin beklendiği ve asla geçmek bilmeyen 12 haftadan bahsetmeyeceğim, hayır. Kanada’ya yola çıktığım ve yaklaşık 28 olarak yaşadığım o günden bahsetmek istiyorum tam olarak.

Haydi Başlıyoruz!

Ev boşaltıldı, eşyalar toplandı, bavullar yapıldı. İmer’le (eşim) beraber bir nevi göçebe hayatına başladık aile evlerimizde. Ve uçuş günümüz geldi. “Evraklar tamam mı?”, “Ay pasaportumu bulamıyorum?”, “Bu bavullar kaç kilo gelir ki?” gibi sorularla kendimi havalimanında buldum. Sorunsuz ve hızlı diyebileceğim bir şekilde kendimi uçağa atmışım. Londra’ya ilk aktarma için geldiğimizde ilk kuyruğumuza girdik ve benim için heyecanlı serüven işte aslında o zaman başladı. Kuyrukta bekleyen yolcular kadar bence kontrol eden çalışanlar da yorgundu. Benim öğrenci olduğumu, İmer’in çalışma izninin olduğunu bir türlü anlatamadık. PCR testi sonuçlarımız görevlinin elindeyken birden bize dönüp “PCR test sonuçlarınız nerede?” diye sorması bizi biraz afallattı.  Açıkçası bir ara “Acaba benim kurduğum cümleler mi anlaşılmıyor?” diye de düşündüm. Neyse ki sorunsuz bir şekilde bu kısmı da atlattık. Bitti mi tabi ki bitmedi!

En can alıcı kısma geldik: Montreal aktarması!

Neden en can alıcı kısım çünkü Kanada sınırına geliyoruz. Burada öğrenim ve çalışma izinlerimizi alacağız. Ne demek yani bu, uğruna belgeler topladığımız, 12 hafta beklediğimiz her şey, alacağımız bu iki kağıda bağlı. Alamazsak oyun bitti. Sınır güvenlik polislerinin böyle bir hakkı varmış. Yani benim öğrenim iznim onaylandı haydi ben gidiyorum gibi bir durum yok. Benim gibi kaygılı bir insanın orada sıra beklerken nasıl bir halde olacağını, nasıl senaryolar kuracağını sanırım tahmin edersiniz. 😊

Sınır polis ofisi ana baba günü!

Uçaktan inerken İmer’le “Ooo 3 saatimiz var sınır polisinden geçer bir şeyler yer içer, duty free’de gezeriz” diyorduk, demez olaydık.

Uçaktan inince pasaport kontrolü sırasına, ArriveCan kodu kontrol sırasına, beyan formu ibraz sırasına girdik. Tam bitti artık sınır kontroldeyiz derken sınır polisi ofisinin önünde yine sıra.

Aman Allah’ım içeri bir girdik, ana baba günü. Bizim önümüzde 24 kişi var, uçağa 3 saat var ve işlem yapan sadece bir görevli var. Dedim ki “Tamam biz uçağı kaçırdık!”, hemen ertesi günkü uçak saatlerinde baktım. Sonra birden 4-5 görevli daha geldi ve sıra hızla akmaya başladı. Tam her şey yolunda gidiyor derken, bizim oturduğumuz yerin hemen önündeki gişede sesler yükselmeye başladı. Bir gerginlik bir anlaşmazlık olduğu çok açıktı. Hangi ülkeden olduğunu bilmediğim ve öğrenim izni için geldiğini konuşmalardan anladığım bir öğrenciye çok detay soruların sorulduğunu ve orada bir sorun olduğunu işittim. İşte o anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü, kalbim çarpmaya başladı, sırtımdan terler süzülmeye başladı, elde titremeler ne ararsanız var. 😊 Hemen study letter’ımı bir daha okudum, tüm belgeleri tekrar tekrar kontrol ettim.

Derken bizim sıramız geldi!

İmer daha sakindi, bense yaprak gibi titriyordum adeta. Görevli polis son derece sakin bir şekilde pasaportlarımızı ve okuldan bana gelen belgeleri rica etti. Gerekli birkaç formu doldurdu ve hemen izinlerimizi bize teslim etti. Sanırım toplam süremiz 15 dk sürdü. Bende bir rahatlık, bir keyif, bulutların üzerindeydim. Aylardır beklediğim o belge işte şimdi ellerimdeydi 😊

Burada vize bekleyen, vizesini almış yolculuk hazırlığı yapan kişileri küçük ama etkili kişisel birkaç öneride bulunmak istiyorum:

  • Eğer bağlantılı uçuş planlıyorsanız havalimanı bekleme sürelerinizi iyi hesaplayın. Özellikle Kanada’ya giriş havalimanınız için en az 3 saat ayırmanızı öneririm. Bizim işlemler kısa sürdü ancak ofiste 1 saat bekledik.
  • Montreal havalimanında (diğerlerindeki uygulamayı bilmiyorum) izin belgelerinizi aldıktan sonra valizlerinizi alıp yeniden iç hatlar uçuşu için teslim etmeniz gerekiyor. Bu işlem de yaklaşık 45 dakikanızı alıyor. Son dakika uçağına koşan çok insan gördük.Öğrenim ya da çalışma izni için sunduğunuz tüm belgelerin çıktısını alın ve konu bazlı tasnif edin. Size herhangi bir belge sorulunca panik olmadan rahatça bulabilirsiniz.
  • Çıktısını aldığınız belgelerin online kopyalarını da mümkünse telefonunuzda hazır bulundurun. Ne olur ne olmaz. Online kopyaları da kabul ediyorlar.
  • Her zaman beyanınızı net bir şekilde yapın. Sonra başınız ağrımasın.
  • Gelmeden önce güncel banka dökümünüzü İngilizce olarak mutlaka alın. Nakit para ile sınırdan geçen ve banka hesabı açarken paranın kaynağını göstermeniz isteniyor.
  • Başka kişilerin konuşmalarına, onlara sorulan sorulara takılmayın hatta mümkünse dinlemeyin. Ben hata yaptım, gereksiz yere kendimi gerdim siz yapmayın. 😊
  • Eğer bir göçmenlik danışmanı ile çalışıyorsanız söylediklerini asla göz ardı etmeyin. Biz bir göçmenlik danışmanı ile çalıştık ve verdiği ipuçları bizim için çok faydalı oldu. Eğer çalışmıyorsanız, resmi sitelerdeki güncellemeleri takip edin, deneyim paylaşımlarını izleyin/okuyun/araştırın. Ancak unutmayın ki sizin durumunuz size özel her zaman.Olayın heyecanı ile yeme içmeyi atlamayın.
  • Cidden bunu söylüyorum sonra benim gibi beklerken tansiyonunuz düşebilir bayılmanın eşiğine gelebilirsiniz.

Uçuşun son ayağı!

Montreal’deki 3 saatin nasıl geçtiğini  gerçekten hatırlamıyorum 😊 En son makinelerden yiyecek içecek alabildik uçağa binmeden önce.

Tüm yolculuk boyunca da, yaklaşık 2 saat 30 dakika, mışıl mışıl uyuduğumu biliyorum.

Artık geldik, nihai hedefimiz St. John’stayız derken, hooop yine sıra! Yine PCR testi sonuçları kontrol edildi, yine online formlar, yine kontroller. Biz gelmeden önce online formu doldurmuştuk, bu nedenle geçişte sorun yaşamadık ancak o sırayı bekledik.

28 saatlik bir günün sonunda eve geldiğimde ise hayatımın en uzun gününüm bittiğine hala inanamıyordum.

Şimdi ise yepyeni bir maceranın başladığı yerdeyim. Bakalım neler bizi bekliyor. Hep beraber göreceğiz!

Yazar: Nevra Özören Şener

 

 

Yorum bırak