Herhangi bir Kuzey Amerika sakinine “Dünyadaki en korkunç, vahşi hayvan hangisidir?” diye sorarsanız, alacağınız cevaba şaşırabilirsiniz. Aslanlar, kaplanlar veya ayılar, timsahlar veya 32 metrelik yılanlar değil. Kanada kazı.

Cehennemin ateşli çukurlarında doğan ve saf kaos için Dünya’ya gönderilen bu korkusuz savaşçılar, düşmanla ilgilenmezler – sadece onları mümkün olan en şiddetli şekilde nasıl ezeceklerini düşünürler. Tıpkı bal porsuğu gibi, Kanada kazları da, büyüklükleri ne olursa olsun, onları kızdıracak kadar aptal olan herkesle kapışmakla ünlüdür.

Dolayısıyla, Kanada kazına karşı savaşta kazın kazanması size şaşırtıcı gelmeyebilir.

Illinois Üniversitesi tarafından hazırlanan yeni bir rapor, standart kaz korkutma taktiklerinin bu tanrısız kuşlara karşı işe yaramadığını ve sonuç olarak insanlara daha az bölge bıraktıklarını ortaya çıkardı. Kazlar korktuklarında, hızlı bir şekilde geri döndüler, bu da en başta asla gerçekten o kadar korkmadıklarını düşündürdü.

Doktora öğrencisi Ryan Askren bir açıklamada“Rahatsız edilmediklerinde, parktan ayrılmayı tercih ediyorlar çünkü bu onlar için faydalı – başka bir yerde erişmek istedikleri bir kaynak var.” dedi.

“Oysa onları rahatsız ettiğimizde, muhtemelen orada olmaları için biyolojik bir sebepleri var. Yiyecek ya da su gibi bir çeşit kaynak var ve o anda orada olmak istiyorlar.”

Bu tür kazların daha önce rahatsızlıktan kaçındıkları biliniyordu, ancak bu çalışma nihayet nedenini açıklayabilir. Araştırmacılar, FitBit benzeri GPS izleyicileri kullanarak kazların rahatsız edildikten hemen sonra tam olarak ne yaptığını görebildiler.

Genellikle sadece bir saat içinde, rahatsız edilen kazlar, kentsel alanda yakınlarda kaldıktan sonra parka geri dönüyordu, bu insanların istediğinin tam tersi. Fazla enerji yakmadılar, sadece genellikle yaptıkları aktivitelerin hemen hemen aynısını yaptılar.

Bunu neden yaptıklarına gelince: Occam’ın usturasında olduğu gibi, en bariz cevap genellikle doğrudur. Bu durumda, görünüşe göre kazlar o bölgede bir şeyler istiyor ve yollarına çıkmaya yönelik acınası girişimlerinizi umursamıyorlar.

Araştırmacılar, hayvanlar aleminin bu devlerini korkutup kaçırmanın muhtemelen tek yolunun onları kelimenin tam anlamıyla öldürmek olduğunu belirtiyorlar ki bu, piknik yapmaya çalışan halk arasında pek hoş karşılanmıyor.

Askren, “Literatür, rahatsızlığın ölümcül bir yönü olmadıkça, öleceklerine dair gerçekten güçlü bir korkuları olmadıkça veya bazılarının gerçekten ölmediği sürece, çoğu rahatsız etme yönteminin pek etkili görünmediğini öne sürüyor.” diye devam etti.

Yazarlar, kazların inanılmaz durumsal farkındalık ve hafıza gibi bir dizi olumlu özelliği olduğunu söylüyorlar, ancak bu, muhetemelen yeni kaz efendilerini yatıştırmak içindi. Yani Avustralyalıların Büyük Emu Savaşı’nı kaybettikten sonra emular ile yaşamayı öğrenmeleri gerektiği gibi, biz de Kanada kazlarıyla bir arada yaşamayı öğrenmeliyiz çünkü onlar bizi umursamıyorlar.

Belki onları koruma falan olarak işe alabiliriz.

Çalışma Wiley Society Bulletin‘de yayınlandı.

Bu içerik IFLSCIENCE’da yayınlanmıştır.

Kaynak

Yorum bırak