Serinin bir önceki yazısı:

Kimsenin Acelesi Yok! / Kimya Öğretmeni Kanada’da Bölüm 5

 

Yeni haberlerim var.

Yaklaşık üç hafta önce iş değiştirdim.

Eski kimya öğretmeni aynı zamanda eski bir line cook. En azından bir süreliğine. Bu kararda birçok etmen var. Uzayan covid önlemleri, eksilen çalışma saatleri dolayısıyla azalan kazanç…

Bu esnada işsizlik sigortasından ödeme bile aldım. Bu vesile ile de bunun nasıl işlediğini öğrendim. “Her şerde bir hayır vardır.” diye boşuna dememişler. Online olarak başvuru yapıp gerekli beyanlarda bulunduktan sonra ödeme hesabınıza yapılıyor. Bu arada iş yerinden de bazı evraklar istiyorlar. Yine online yükleme yeterli oluyor. Telefon, posta ya da yüz yüze başvuru da tercih edebilirsiniz. Başvuruda kişinin beyanı esas alınıyor. Tabi yanlış beyan sonucunda güzel güzel cezalar söz konusuymuş. Dikkatli başvuru yapmak gerekiyormuş.

İşsizlik sigortası demişken bunun bir de devlet yardımı adı altında alternatifi var. Bundan bahsetmek istiyorum çünkü burada başıma bir şeyler geldi.

Bizim patron “Devlet yardımına başvurun.” dedi. Hemen Kanada’nın resmî sitesinden baktım. Uygunluk testi koymuşlar. Sonuç: Henüz vergi beyanında bulunmadığım için başvuru kriterlerini karşılamıyorum. Sonra durumu patronuma anlattım. “Hayır. Biz hepimiz buna başvuracağız, sen de böyle yapmalısın. Ben evrakları yollayacağım, sorun olmaz, olur o, sen online yapamıyorsun.” dedi.

Bu durumda online başvuramıyorum, kapalı olduğu için gidip yüz yüze de yapamıyorum. Telefon ile aramaktan başka çarem yok.

Bir telefon üç hafta boyunca meşgul olur mu?

Evet olur, oldu!

Kanada içinde işlemlerinin ne kadar ağır ilerlediğini bir kere daha deneyimledim. Şaşırmam artık diyorum ama bu duruma şaşırmamak işten bile değil. Her defasında şaşırtmayı başarıyorlar.

Üç haftadan biraz daha fazla bir süre denedikten sonra sonunda telefonda bekleme süresinin 30 dakikaya düştüğü bir an yakaladım. Bir saate yakın bir süre bekledikten sonra konuşabilen canlı bir birey telefonun diğer ucundaydı. Ağlayabilirdim, önceliğim ağlamak olsaydı tabi ki ağlayacaktım. Tuttum kendimi, derdimi anlatmalı ve durumu çözmeliydim.

Hâl hatır sorduktan sonra evden çalıştığını çok bunaldığını anlattı. Covid’in herkesi etkilediğini, evdeki çocuklarından sıkıldığını, ara ara çığlıkların gelebileceğini söyledi. “Sen benim işi hallet, gerisi önemli değil.” dedim. Çocuktur en nihayetinde.

Giriş fasılasından sonra derdimi ve durumumu anlattım. Birlikte başvuru yaparsak sorun olmayacağını söyledi. Başvuru aşamalarını tek tek sözlü olarak İngilizce yaptık. Bu arada karşımdaki kişinin de ana dili İngilizce değil. Hâli ile bazı zorluklar yaşadık. Harf harf kodlamalar bir yerden sonra gerçekten zorlayıcı oluyor.

Bir buçuk saatlik bir uğraş sonucunda elbette hata verdi. Ona sordu, buna sordu, baştan denedi, sondan başladı. Olmadı. Bunu bilmem ne departmanı yapar dedi. Beni başkasına aktardı. Başkası ile aynı şeylerin üzerinden bir kez daha geçtik.

Uzun lafın kısası dile kolay dört saatlik telefon görüşmesi sonucunda vardığımız nokta benim ilk bulduğum bilgi ile aynıydı. Hatırlatayım ‘Sonuç: Vergi beyanında henüz bulunmadığım için başvuru kriterlerini karşılamıyorum.’ Teşekkür edip kapattım.

İçimden geçenlere pek de teşekkür denemez. Onlar da işlerini yapıyorlar. Durum can sıkıcı. Ama ağalar ben bunu gizlemedim ki en başta ben bunu size dedim. Olur dediniz ama olmadı. Denediniz sonuçta ama olmadı. Yani olmayacağı belliydi. Ben üç haftadan fazla bekledim. Beş saat telefonda dert anlattım, dert dinledim. Neyse ki buralarda acelemiz pek yok 😊

Sonra gittim, patrona dedim. Bunlar oldu diye. O da “Ben sana söylemeyi unuttum biz işsizlik sigortasına başvurduk. Siz de öyle yapın.” dedi. Ona da teşekkürlerimi ilettim yine.

Sonrası çok kolay oldu, devletin internet sitesi üzerinden on dakika içinde işlemleri tamamladım. Bir hafta sonra hesabıma parayı yatırdılar. Çalışmadığım beş haftaya karşılık dört hafta ödeme aldım. Bir hafta bekleme haftasıymış. Tabi ki tam kaybınızı karşılamıyor. Benim kazancımın yarısı gibi bir ödeme yaptılar.

Sonra restoranlar açıldı. Çalışma saatlerimiz yarıya düştü. Kazancımız daha da düştü. Ödeme zorlukları yaşadılar vs. Marttan olmadı nisandan sonra düzelecek dediler. “Yaza mükemmel iş olacak.” Onların tabiri ile söylemek gerekirse “Aptalca para kazanacağız, çok çalışacağız.”dediler.  Ben beklemek istemedim.

“Pek çok nedenden dolayı iş değiştirmek zorunda kaldım.”

Aslında işimi değiştirmek istememin temel sebebi çalışma düzeni, akşam ve tatillerde çalışıyor olmak, belirli bir mesai olmaması ve en önemlisi aile zamanımızın olmamasıydı. Tabi ki bir bütün olarak hepsinin etkisi var.

Bir süre iş baktım, başvurular yaptım. İş görüşmesine çağırıldım ve görüşme sonucunda ben onları onlar da beni kabul etti. Yeni iş yeri ile el sıkıştıktan sonra eski iş yerime haber verdim. Bir hafta sonra da ayrıldım.

Şimdilerde bina (kat) sorumlusu olarak ticari bir binada çalışıyorum. Hafif görev diye tanımlıyorlar. Belirli mesai, hafta sonu tatil. Kurumsal bir düzen var. Her şey açık. Belirli bir süre sonra da yan haklarım eklenecekmiş.

Her iki işinde artları eksileri var. Burada tek başıma çalışıyorum. Bina da benden başka sorumlular da var elbette ama herkesin görevi ve görev alanı farklı olduğu için bireysel bir iş. Ofislerdeki herkes çok kibar. Teşekkürler, özürler, iyi dilekler havalarda uçuşuyor. Merhabalar eşliğinde ilerliyorum koridorlarda. Başka bir şey konuşmuyoruz gerçi. Herkes işinde gücünde.

Kurumsal hayata dönüş yaptım. Alıştığım düzene geri döndüm. Sabah erken kalkıp, erken eve dönüyorum. Bu seferde biraz fazla erkenci oldum. Sabah 6:30’da evden çıkıyorum. 7:00’de iş başı yapıyorum. Umarım arasında bir şeyleri denk getireceğim.

Hizmet sektörünün her alanında itina ile çalışacağım. Hizmet sektörünün her alanını öğreneceğim. Bundan sonraki hedefim kahve zincirlerinden birinde çalışmak. Kahve sektörünü öğrenirken servis yeteneklerimi artırmak istiyorum. 😊

Gerçekten hiçbir şeyin yaşı, zamanı yok. İstedikten sonra imkanlar dahilinde her şey yapılabilir. Yeni hayatlar, yeni işler, yeni kapılar… Her bir deneyim yeni bir şeyler öğrenmenin yanı sıra yepyeni ufuklar açıyor. Zihin daha farklı çalışmaya başlıyor. Farklı bakış açılarının, farklı gözlem alanlarının bana fazlaca katkısı olacağına inanıyorum.

Sevgilerle,

Serinin diğer yazılarını okudunuz mu? Tıklayın!

Yorum bırak