Kimya Öğretmeni St. John’s’da!/ Kimya Öğretmeni Kanada’da Bölüm 8

Sürücü belgesi konusunda kısa bir güncelleme ile başlamak istiyorum. Görme testi ve ilk fotoğraf için randevumuzu alıp gittik. İşler randevu alıp gittiğimiz için çok hızlı ilerledi. Randevu saatimizden çok önce gitmemize rağmen önümüzde randevulu bekleyen kimse olmadığı için hemen bizim işlemlerimizi tamamladılar. Randevusuz olanlar önce gelseler dahi randevusu olanların sonrasına atılıyormuş. Neyse burası biraz karışık olabilir.

Yaklaşık yarım saat içinde işimizi bitirdik ve çıktık. Elimizde sürücü belgemiz olan bir A4 kâğıdı vardı. Bu bir elbette ki geçici bir sürücü belgesi. 

İlk aşama sürücü belgemiz ise bize posta yolu ile en fazla otuz gün içerisinde gönderilecekmiş ama bu da zaten sürüş testini geçene kadar kullanacağımız bir belge. Geçici sürücü belgemiz gelmeden sürüş dersi almak veya sürüş sınavına girmek istersek diye geçici sürücü belgesinin A4 kağıdına basılı olarak geçicisini verdiler. 

Sonra neden burada evrak işleri yavaş ilerliyor! Ehliyet başvuru merkezinde bir kart basılabilir. Hadi basmadın, A4 kağıdından yürü, email at, QR kod ver. Yok! İlla bir şey postalayacaklar.

Sürücü okulları ile iletişime geçtik. Aslında beklediğimiz gibi oldu. Ağustos içerisinde her haftaya ders koydular. Toplam beş ders alacağız. Dört ders normal ilerliyor. Ders sürelerimiz bir saat otuz dakika. Beşinci ders ise sınavın olduğu ders. Sınav öncesi bir ısınma turu olacak. Hemen ardından yarım saat sürecek sürüş testi olacak.

Eylül itibarı ile, elbette bir aksilik olmaz ise, sürücü belgemizi alacağız. 

Havalar bozmadan herkes sürücü belgesi alma derdinde olduğu için sınav randevularında yığılma varmış. Biz de sıraya girdik bekliyoruz. Dersimizi alalım, sınavımıza girelim. Haydi çocuklar sürücü okuluna.

Ben ne yapıyorum kısmına gelirsek. Tam zamanlı çalışıyorum. Kendimce İngilizce çalışıyorum. İngilizce okuma ve dinlemeye yapmaya çalışıyorum. Bu sayede kelime öğrenmeye çalışıyorum. Kelime öğrenmek bir yerden sonra aynı kelimeler ile tekrar tekrar karşılaşmak ile oluyor. Olağan akış içerisinde karşınıza tekrar tekrar çıkan kelimeler daha çok akılda kalıyor. Tabii ki farklı yöntemler de vardır. Ben şimdilik bu şekilde ilerlemeye çalışıyorum. 

Dil öğrenmek haricinde dili geliştirmek ve dili yaşamak uzun bir süreç. Günlük iletişim ihtiyaçları ile akademik olanlar farklı. Bunun haricinde tabii ki gramer kısmı var. Günlük kullanılan bazı tabirler, deyimler var. Dil öğrenmeye çalışan herkesin bildiği klasik durumlar. 

Genel hayat kısmına da gelirsek, özetlemek gerekirse; iyi anlamda belirli bir rutin içerisinde ilerlemeye çalışıyoruz. Arada da kendimizi şımartıp değişik aktiviteler yapmaya çalışıyoruz. Biraz iş, biraz çalışma, biraz gezme, biraz eğlence…

Yaz sıcakları bunaltmadı 😊

Havalar bu ara fena gitmiyor. Genelde güneşli. Ama tabi buraya göre fena gitmiyor. İstanbul ile kıyaslandığında bir ilkbahar havası denebilir. 

Hava elverdiğince biz de havanın keyfini çıkarmak istiyoruz. Genellikle yürümeyi tercih ediyoruz. Parklarda vakit geçirmek de oldukça popüler. Piknik yapmak gibi denebilir. Ama öyle mangalımı, etimi köftemi, tavuk kanatlarımı alayım şööööyle duman eşliğinde piknik yapayım gibi denemez. Onun da tadı ayrı belki ama burada insanlar genelde gazlı barbekü tercih ediyorlar. Bahçe, veranda ya da teraslarında yapıyorlar ve evde yiyorlar. Çok da öyle duman altı olmuyor. 

Daha çok sandviç, meyve, atıştırmalık gibi evde hazırlayıp getiriyorlar. Yaygılarını, sandalyelerini koyup oturuyorlar. Güneşlenmeye gelenler de mevcut. Evinizin yakınındaki parka, tercihen mayonuzu giyip yaygınızı alıp gidiyorsunuz. Kremleniyorsunuz ve yaygınızı çimenlerin üzerine serip yatıyorsunuz. Parkta halka açık havuz varsa oradan da faydalanabilirsiniz. 

Aslında buraya kadar her şey çok normal. Burada dikkatimi çeken birkaç bir şeyi söylemeden edemeyeceğim. Haşlanmış olduğunu düşündüğüm ıstakoz yiyen bir aile gördüm. Her biri önüne almış bir bütün ıstakozu piknik masasının üzerinde yiyorlardı. Bana biraz değişik geldiğini itiraf etmeliyim. 

Yaş fark etmeksizin bir aktivite halinde oluyorlar. Yani bir süre oturuyor, yatıyorlar, yuvarlanıyorlar, sohbet ediyorlar. Sonra bir süre oyun oynuyorlar. Oyun oynarken sohbet ve tabii ki eğlence devam ediyor. Bu oyunlar top, frizbi atıp tutma gibi basit bir oyun da olabilir ya da özel olarak alınmış ekipmanlar ile oynan oyunlarda olabilir. Yalan söylemeyeceğim bazılarının adını bile bilmiyorum. 

Mesela geçen altmış yaşlarında olduğunu tahmin ettiğimiz bir çift önce tenis topu atıp tuttular, sonra beyzbol topu attılar bu sefer eldivenle tuttular. Tek yaptıkları karşılıklı ayakta durup sohbet ederken top atmak ve tutmak. Sonra bir süre voleybol topu ile oynadılar ve en nihayetinde biraz oturdular. 

Bu bana hem değişik geldi hem de çok hoşuma gitti. Hemen alışveriş merkezine koşup bende beyzbol topu ve eldiveni almaya karar verdim. 

Turistik bir kentte yaşıyoruz diyebilirim. Yakın yerlerden araba ile bireysel gelenler olduğu gibi gezi gemileri ile de gelenler oluyor. Şehir merkezi haftanın her günü kalabalık. İnsanlar havaların güzel olması nedeni ile dışarılarda. Ücretli / ücretsiz etkinlikler var. Özellikle hafta sonu konser, gösteri gibi etkinlikler düzenliyorlar. İlginizi çeken bir şey bulabilirsiniz. En azından ücretsiz olanlara takılıp vakit geçirebilirsiniz. Biz birkaç mini konsere gittik. En azından canlı müzik dinledik. Gayet keyif aldık. 

Şehir merkezindeki ana cadde araç trafiğine kapatıldı. Temmuz ile Eylül arasında sadece yayalara açık. İnsanlar yürüyor, oturuyor, bir yerlerde takılıyor ve havanın tadını çıkarıyor. Biz de bunlara arada dahil oluyoruz. 

Her işten çıktığımda kalabalığa karışmak, güzel havayı koklamak çok hoşuma gidiyor. Okyanus ve doğanın kokusunu hissetmek henüz değişik geliyor ve her seferinde bu değişik duyguyu deneyimlemek bana çok iyi geliyor. Uzun doğa yürüyüşleri de bu sebeple biraz yorucu olsa da keşfetmenin, değişik manzaraları görmenin yanı sıra duygusal olarak güzel bir deneyim sağlıyor. Uzun doğa yürüyüşleri yapıyorsanız yanınıza atıştırmalık, içecek almak zorundasınız. Çünkü bunları temin edebileceğiniz bir tesis bulamayacaksınız. Genelde insanlar sandviç, protein bar, kuruyemiş, meyve alıyorlar. Biz de bunları alıyoruz tabii ama yetmiyor. En son öğlen yemeği olarak tavuk pilav götürdük. Yürüyüşümüzün ortalarında okyanus manzaralı tavuk pilavımızı buz gibi gazozlarımız eşliğinde tükettik. Üzerine de meyve yedik. 

Balina turları yapıyorlar, şu an en popüler etkinliklerden. Havaya ve balinalara bağlı olarak günde dört ayrı tur yapıyorlar. Kişi başı 100 dolar ve toplamda iki saat gibi sürüyor. Ya da arabanız var ise etraftaki koylarda balinaları takip edebilirsiniz. Biz çok uzaktaaaaan gördük. Yani balina olduğunu tahmin ettiğimiz bir karartı şeklinde idi. Değilse bile bana göre balinadır o gördüğüm. 

Şu an her yer yemyeşil. Hava genelde açık ve sıcak. Doğa çok güzel. Güzel kokuyor. Bazı duygular, bazı yaşananlar tam olarak aktarılamıyor. Elimden geldiğince deneyimlerimi paylaşmaya çalışıyorum. Daha güzel deneyimler, daha güzel günlerin hepimizle olması dileklerimle. 

Sevgiler,

 

Yorum bırak