Atlantik Kanada’ya Yolculuk yazımdan sonra, sıra geldi Atlantik Kanada eyaletlerinden Nova Scotia ve Prens Edward Island’ı gezmeye…

Halifax

Kanada’nın en merak edilen şehirlerinden biri olan Halifax, bu serinin de en çok soru alan kenti oldu. Halifax, Kanada’nın Nova Scotia (Yeni İskoçya) eyaletinin başkenti. Nova Scotia, 1867 oluşturulan Kanada Konfederasyonunun kurucu eyâletlerinden biri. 1996 yılında çevresindeki daha küçük şehirlerle birleştirilerek Halifax Bölgesel Belediyesi (Halifax Regional Münicipality) oluşturulmuş ve bu tarihten itibaren de kent, resmen bu ismi almış. Nova Scotia, yüzölçümü ile en küçük ikinci Kanada Eyaleti. Halifax ise, 450 bini aşkın nüfusu ile Atlantik eyaletlerinin en büyük kenti olma ünvanını taşıyor.

Eyalete girerken sınırda aracınızı görevliler durduruyor. İki doz aşı olup olmadığınızı soruyorlar. Olduysanız ve evet derseniz kanıt bile istemeden geçmenize izin veriyorlar. Bizim şansımıza mı böyle denk geldi, yoksa rutin uygulama mı böyle sözlü yanıtı yeterli bulmak üzerine bilemiyoruz açıkçası. Yanlış bilgi verirseniz ve bu bir şekilde farkedilirse büyük cezaları olduğu konusunda da uyaralım.

Halifax

Halifax’ın İstanbul’a Benzerliği


Atlas Okyanusu üzerine kurulu şehirde, İstanbul’a benzer şekilde köprüler var. Üzerinden geçerken diğer köprü ve okyanus manzarası ile kendinizi bir an İstanbul’da gibi hissediyorsunuz. New Brunswick eyaletinden sonra başka bir saat dilimine geçiyorsunuz. Halifax’ta da saatler Toronto’ya göre bir saat ileride. Atlantik Okyanusu’nun kıyısında, önemli bir liman şehri olan Halifax’ta; aynı zamanda dünyanın en büyük doğal limanı bulunuyor.

Burada görülmesi gereken yerler arasında öncelikle Waterfront yer alıyor elbette. Mis gibi okyanus havasını içinize çekerken hemen sahildeki Maritime Museum of Atlantic’e de uğrayabilirsiniz. Burada savaş gemilerine ait araç-gereçler, silahlar ve nefis gemi modelleri sergileniyor. Tersanelerin 200 yıllık tarihine şahitlik ediyorsunuz. Ayrıca meşhur Titanic gemisinden artakalan eserlerin tümü de burada. Nova Scotia’da batan Titanic’in kalıntıları, sudan Halifax gemileri tarafından toplanmış. Bunlar arasında; sandalyeler, çatal bıçak takımları, çocuk kıyafet ve ayakkabıları, bir de Titanic gemisinin ahşap güvertesi var.


Kanada’nın En Önemli Tarihi Eserlerinde Biri: Halifax Kalesi


Şehrin en önemli sembollerinden olan Citadel(Kale), ulusal tarihi sit alanı olarak 1951 yılından bu yana koruma altına alınmış. İngilizler tarafından bir temel deniz istasyonu olarak yapılmış. Burada; 300 İngiliz askeri barınıyormuş. Yukarıya doğru değil de, yerin altına doğru inşaa edilen kale, düşmanlardan korunmak için bu şekilde tasarlanmış. Kanada’da bulunan en önemli tarihi eserlerden biri olarak kabul ediliyor.
Şehrin panaromik manzarasını görmek ve askeri tarihi hakkında bilgi sahibi olmak için; yıldız şeklinde olan ve 1850’lerden beri her öğlen top atışı yapılan kalenin çevresini araçla gezebiliyorsunuz.

Halifax
Sekizgen Saat Kulesi


Sekizgen saat kulesi de şehrin başka bir simgesi. Nova Scotia birliklerinin komutanı Prens Edward tarafından, 1803 yılında dikilmiş. Saat yüzündeki rakamlar, Roma Rakamı. 1965 yılında restorasyon yapılmış. 1990 yılında ise, dış cephesi tamamen onarılmış.

Şehrin diğer gezilecek yerleri arasında; Nova Scotia Musemum of Natural History, Halifax Public Garden, Canadian Museum of Immigration at Pier (Önünde Atatürk anıtı ve Kanada’ya gelen ilk göçmenleri taşıyan tarihi tren bulunan, içi de göçmenlerin tarihi ile doğu şahane müze), Halifax Fairview Mezarlığı(Bu mezarlıkta, ünlü Titanic gemisinin yolcu ve mürettebatına ait yaklaşık 100 kişin mezarı da bulunuyor), Art Galley of Nova Scotia, Dingle Tower gibi yapılar bulunuyor.

Sekizgen Saat Kulesi-Halifax

Lunenburg


Kuzey Amerika’da UNESCO Dünyası Mirası listesine giren iki yerden biri olan(diğeri de Quebec City) balıkçı kasabası Lunenburg’a gidiyoruz.
Lunenburg’daki Kanadalılar; Quebec’dekilerin Fransız kültürünü devam ettirmesi gibi, burada da İskoç kültürünü devam ettiriyorlar. Farklı mimarisi ve tarihiyle Lunenburg buraya gelenler için görülmeden dönülmemesi gereken yerlerden. Bu kasabaya girer girmez renkli ahşap evler dikkatinizi çekiyor.

Lunenburg’un en meşhur yemeği “Lobster” yani ıstakoz. Hatta öyle ki, buranın simgesi haline gelmiş. Çoğu restoranın ya da işletmenin logosunda, hediyelik eşyacıda buzdolabı süslerinde dahi var. Istakoz sevenler meşhur sandviçini demeyebilirler. Benim balık dışındaki deniz ürünleri ile pek aram olmadığından onu denemedim ama hayatımda, en lezzetli Bruschetta ve Mezgit balığını bu kasabada yedim

Prince Edward Island-Charlottetown
Bluenose 


Nova Scotia’nın gururu Bluenose yelkenlisi de Lunenburg için çok önemli bir simge. Uluslararası Balıkçı Kupası için yarışmak üzere Lunenburg’da inşa edilen Bluenose, Ekim 1921’de ilk yarışını kazandı ve sonraki 17 yıl boyunca tüm yarışmacıları yendi. 1928’de Bluenose, Thebaud’u son yarış serisinde yendi ve Kuzey Atlantik balıkçı filosunun Kraliçesi seçildi. 1937’de Kanada parasında da yerini aldı. Bluenose II şu anda, kendisinden önceki asıl kopyası gibi Nova Scotia’nın Güney Sahili’ndeki doğum yeri ve ana limanı Lunenburg’dan denize açılıyor. Onu görmek için bile yılda yüz binlerce turist bölgeye geliyor.

Bu arada aklıma gelmişken, Nova Scotia eyaletinin balina seyir turları da çok meşhur aktivitelerden. Birçok yerden alternatif var, biz programımıza uymadığı için yapamadık ama gelecek olanların aklında bulunsun. Okyanusta balina izlemek oldukça heyecan verici bir aktivite olsa gerek.

Peggy’s Cove 


Peggy’s Cove, Halifax’ın 75 km uzağında. Burası da küçük bir kasaba. Tek özelliği, dillere destan deniz feneri. Ama öyle basit bir deniz feneri degil. Kayaların üzerinde bulunan bu kocaman feneri yakından görmek için gittiğiniz engebeli yol ve manzara sizi direkt etkisi altına alıyor. Şimdiye kadar dünyanın en cok fotoğrafı çekilen deniz feneri olması da ayrı bir önem taşıyor. Biz de bulmuşken bol bol fotoğrafını çektik tabiki:)

Halifax’a geri dönerken otoyolu değil de sahil şeridini takip ederseniz, şahane manzaralar eşliğinde birçok küçük ve tatlı yeri keşfederek dönebilirsiniz.

Peggy's Cove
Kanada’nın En Küçük Eyaleti: Prince Edward Island


Prens Edward Adası, Kanada’nın Doğu Kanada ve Maritimes bölgesindeki eyaletlerinden biri. İsmini Kraliçe Victoria’nın babası, Kent ve Strathearn Dükü Prens Edward Augustus’tan almış. New Brunswick’ten, adayı ana karaya bağlayan ve okyanus üzerinden gidilen 16 kilometrelik Konfederasyon Köprüsü’nden geçiyorsunuz. Gerçekten muhteşem bir deneyim. Hem ürkütücü, hem büyüleyici bence…

Adaya girişte sizi sınırda uzun bir araç kuyruğu karşılıyor. Önce yanınıza gelen ilk yetkili; nereden geldiğinizi, varsa ehliyetinizi ya da kimliğinizi, ziyaretinizin sebebini, covid aşısı olduysanız da onun belgesini soruyor. Bilgilerinizi alan görevli, birazdan size burundan bir covid testi yapılacağını, aracınızdan beklemenizi söyleyip ayrılıyor. Daha sonra sağlık görevlileri gelip, aracın camından elini uzatmak suretiyle testinizi yapıp gidiyor. Başka bir sağlık personeli size online olarak test sonucunuza bakabilmeniz için kodunuzu veriyor. Eğer pozitif çıkarsanız da 3-4 saat içinde arayıp, karantina prosedürü uygulayacaklarını söyleyip geçişinize izin veriyor. Bizim 5 yaşındaki oğlumuza test yapmadılar ama açıkçası kaç yaşa kadar yapmadıklarını bilemiyorum.

Kanada Konfederasyonu’nun Doğduğu Yer: Charlottetown


Eyaletin başkenti, Kanada Konfederasyonu’nun doğduğu yer olan Charlottetown. Kanada’nın en küçük eyâleti olan Prens Edward Adası’nın başkenti de, Kanada’nın en küçük eyâle başkenti olma özelliğine sahip. Toplam nüfusu 60 bin civarında olan bu tatlı şehrin merkezinde Victoria döneminden kalma birçok yapı bulunuyor.

Ada, 3 ilçeden (county) oluşuyor. “Prince” (En bilindik şehri Summerside), “Queens” (Üç büyük şehri sırasıyla Charlettetown, Cavendish, Crapaud) ve “Kings” (Bir şehri yok. Çoğu kişi Montauge, Georgetown ve Morell’de yaşıyor)

Lunenburg

Charlottetown, her yıl diğer Maritime eyaletlerinden, Québec, Ontario ve Kuzeydoğu Amerika eyâletlerinden birçok turisti ağırlıyor. Hatta öğrendiğimize göre, en çok golf tutkunları tarafından ziyaret ediliyormuş. Buranın en bariz özelliği kırmızı kumsalları ve toprakları. Okyanus kenarı da, tarlaları da kırmızı. Sebebi yüksek demir oksit içermesi. Ama aynı zamanda da oldukça verimli. Engin topraklari ve uyumlu iklimi Prince Edward Island’ı her türlü ürünün yetistirilmesine uygun bir yer yapmış. Marketlerde bol bol P.E.I patatesine rastlamamızın sebebi de bu:)

Sahil şeridindeki deniz fenerleri arasındaki en ünlüsü Howard Cove. Ama o yol üzerinde sayısız deniz feneri, manzara noktası ve plaj mevcut. Ama dikkat! Gitmişken okyanusa girmedik demeyelim diye kendimizi attığımız bir kırmızı kumsalda bir sürü yengeç ve değişik cinslerde sinekler karşıladı bizi. Sinekleri de bizimkiler gibi degil, hatta Kanada’nın diğer bölgelerindeki gibi bile değil, ısırdıkları yer şişip en az 3-4 gün acı ve kaşıntı çektiriyor.

Kanada’nın en soğuk eyaletlerinden biri olan Prince Edward Island’ı yaz mevsiminde, Temmuz ya da Ağustos aylarında ziyaret etmenizde fayda var.