Öncelikle seni biraz tanıyalım mı? Ne kadar süredir Kanada’da yaşıyorsun, yolun buralara nasıl düştü? Okul ve iş hayatından bahseder misin biraz?

2000 yılından beri Kanada’da yaşıyorum. Ailem daha iyi bir eğitim alabilmem için ya yurt dışında okumamı ya da yurt dışında büyümemi istedi. Bu yüzden ilk okul üçüncü sınıftan sonraki tüm eğitimimi Kanada’da aldım. Ailemin sürekli yer değiştirme isteği duymasında, büyük dedelerimizin göçmen olmalarının etkisi olduğunu düşünüyorum. Aslında benim adım da buradan geliyor, bir Çerkez ismi , Türk ismi olmadığını tahmin etmişsinizdir.

Kanada’ya geldiğimizde önce Vancouver’a yerleştik fakat ailem o zamanlar burada iş bulmakta zorlandığı İçin Toronto’ya taşınmaya karar verdi. Hayatımın çoğunu dolaşarak geçirdim. Okullar değilse, yaşadığım evler değişti ve bundan gerçekten keyif aldım, sanırım bu durum benim gerçekten değişimi seven ve değişimden heyecan duyan daha esnek bir insan olmamı sağladı.

Geleneksel bir yetişkin gibi olmak için ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. 🙂 Üniversitede hangi konuda eğitim alacağıma karar verme zamanı geldiğinde McMaster Üniversitesi’nde fen eğitimini seçtim ve çok da hoşuma gitti. Psikoloji okudum ve bu benim insan davranışlarına daha çok ilgi duymamı ve hayatlarımızı farklı şekillerde yaşamamıza rağmen aynı duyguları deneyimlediğimizi görmemi sağladı.

Üniversiteden sonra okumaya devam etmek yerine satış konusunda biraz deneyim kazanmak için emlak alım satımı alanında çalışmaya karar verdim çünkü felsefem herkesin bir noktada nasıl satış yapılacağını öğrenmesi gerektiği yönünde.

Sadece bir fikir, inanç sistemi veya arkadaşlarla yapılan bir tartışmada bile fikrini nasıl açıklayacağını ve pazarlayacağını bilmeye ihtiyaç vardır diye düşünüyorum. Aslında emlak pazarlama işine girmemin nedeni müzik çalışmalarıma daha fazla zaman ayırabilmekti ve öyle de oldu, o dönemde müzik sektöründe de çalışmaya başladım.

Müzik ile ne zaman ilgilenmeye başladın?

Emlak işinde çalışırken müzik sektöründe de gönüllü olarak çalışmaya ve bu sayede konferanslara gitmeye ve Kanada’daki müzik endüstrisinin ticari yönünü anlamaya çalıştım. Kendimi müzik topluluğuna entegre etmem zaman aldı, ulaşabildiğim tüm etkinliklere gidip olabildiğince çok insanla tanıştım. Online bir blog için yaklaşık bir yıl gönüllü olarak çalıştıktan sonra, bu blog’un temsilcisi olarak iki yıl üst üste “Canadian Music Week” konferansına katıldım müzisyenlerle blog için röportajlar yaptım. Burada daha fazla insanla tanıştım ve küçük bir müzik yönetmenlik şirketi için de çalışmaya başladım. Müzik işinin nasıl yürüdüğünü ve bağımsız sanatçıların her şeyi nasıl bir araya getirdiğinin ardındaki psikolojiyi anlamaya çalıştım. Müzik gibi yaratıcı bir sanata yatırım yaptıklarında, sanatçıların hayatlarında duygusal olarak neler olup bittiği konusunda bağlantı kurmak, koçluk yapmak, anlamak gerçekten harika bir deneyimdi. O kadar soyut ki, bazen altından kalkması zor, bazen de çok şaşırtıcı olabiliyor.

Müzik işi gerçekten de çok zor ve belli bir kuralı yok, herkes kendi kurallarını kendisi koyuyor. Bu durum beni uzun zamandır etkiliyordu, korkutuyordu ancak bu gerçek beni aynı zamanda hep heyecanlandırdı da.

 

View this post on Instagram

 

A post shared by Sinejan 💜✨ (@itssinejan)

Bir süre bu şekilde çalıştıktan sonra, müzik festivalleri, müzikli toplantılar  ve eğlenceler gibi etkinlikler konusunda faaliyet gösteren bir şirkette patronun sağ kolu olarak 1 yılı aşkın bir süre çok yoğun bir tempoda çalıştım ve işin her bölümünde bulunma şansım oldu. Burada festival ve diğer etkinlikler için sanatçıların ve mekanların ayarlanması başta olmak üzere bu etkinliklerde çalışacak ekibin organizasyonu, geçici elemanların alınması ve etkinliğin yönetimi dahil çok önemli görevler üstlendim. Etkinliklerin planlanması ve yürütülmesinde ne kadar fazla emek harcandığını bilfiil yaşadım.

Bu dönemin sonunda aşırı çalışma nedeniyle hastalandım, üzerine de pandeminin başlamasıyla nihayet bir sanatçı olarak kendime müzikte bir şans vermeye ve bu konuda çalışmaya karar verdim. Müziği her zaman çok sevmemin ve uzun süredir şarkı sözleri yazıyor olmamın yanısıra 6 yıldır da bu kariyer başlangıcı üzerinde çalışıyordum, yani kesinlikle müziğe başlamam bir gecede olmadı.

Back Alive’nin sözleri de sana mı ait? Bu şarkı ne zaman ortaya çıktı ve tam olarak ne zaman bu şarkıyı yayınlamalıyım dedin?

 

View this post on Instagram

 

A post shared by Sinejan 💜✨ (@itssinejan)

Evet, sözlerini ve vokal melodisini ben yazdım, yapımcım Velvet Year ile şarkının yapımına da rehberlik ettim. Bu şarkıyı yazmam için ilham, dünyada ve özellikle Amerika’da çok fazla ırksal gerilimin ve katı fikirlerin ortaya çıktığı, hepimizin sayısız belirsizlikle evlerimize kapandığımız Covid günlerinde başladı. O sıralarda ben Türkiye’deydim çünkü pandemi başladığında tüm eşyalarımı Toronto’da bir depoya yerleştirip biraz dinlenme ve yeni bir başlangıç umuduyla üç aylığına Türkiye’ye ailemin yanına gitmiştim ama 3 ay sonra kendimi gerçekten yalnız hissettim ve sonunda Kanada’ya dönmeye karar verdim. Toronto yerine Vancouver’a taşınmaya karar verdim ve şarkıyı da o sıralarda yazmaya başladım. Vancouver’a yerleştiğimde, yaşadığımız korkunç deneyimlerden ve ağır olumsuz enerjilerden hayat dolu olarak geri dönmeye hazır olduğumu hissettim, dünyanın da aynı şekilde canlı hayatına  geri döneceğinden umutluydum.

Bu şakıyı ilk şarkım olarak yayınlamaya 2021 yılı Eylül ayında karar verdim. Kariyerime güzel ve pozitif bir başlangıç yapmak istiyordum. Bu şarkının gerçekten de zamanlı olduğunu düşündüm ve şarkımın bütün dünya ile paylaşmak istediğim ilk umut mesajı olduğunu hissettim.

Aslında bunun gibi mutlu şarkılardan çok hüzünlü şarkılar veya hayattaki sorunlardan kurtulma hakkında şarkılar yazarım, ancak şarkılarımda yine de her zaman bir umut, güç, veya canlandırıcı unsurun olduğu görülür. Bu da aslında benim kişiliğimi çok iyi yansıtıyor. Ben gerçekten de üzüntü ve stres içinde bocalamayı hiç sevmem. Zor da olsa hızlıca hayatıma bir şekilde devam ederim.

Başka şarkılar da var mı bekleyen? Varsa ne zaman yeni şarkıları duyacağız?

Evet başka şarkılar da geliyor! Bu yıl daha fazlasını  yayınlamayı umuyorum. Sırada bekliyorlar! Bu yıl kesinlikle daha fazla single geliyor ve gelecek yıl bir albüm yayınlamayı umuyorum!

Müzik konularında hedefin nedir? Kariyere dönüşecek mi?

Müziğin daima kişiliğimin önemli bir bölümü olmasını istedim. Deneyimlerimi insanlarla paylaşmayı gerçekten seviyorum, bu yüzden ilk hedefim bu. Müziği kesinlikle ciddiye alıyorum ve bunu sadece bir hobi olarak değil iş olarak değerlendiriyorum. Şu anda benim yan işim ama onu ne kadar ileri götürebileceğimizi de önümüzdeki zamanlarda göreceğiz.

Kanada müzik piyasası hakkında ne düşünüyorsun? Sanki Drake’in bir hükümdarlığı var ve R&B en çok tercih edilen tür gibi. Kanadalıların kısıtlı bir müzik anlayışı var diyebilir miyiz?

Bence Toronto’da yaşarken Drake’in Kanada’da tek müzik olduğunu düşünüyorsunuz. Ama aslında Kanada’da gördüğümüz kadar farklı türlerde bireysel ve çok yönlü sanatçının başka yerlerde görülebileceğini sanmıyorum. Özellikle müzisyenlerin farklı müzik türlerini ve farklı performans yaklaşımlarını bilmeleri gereken farklı etkinlikler için işe aldığımız dönemde, Kanada’daki yetenekleri daha yakından tanıma şansım oldu. Bu anlamda gerçekten çok yönlüler! Müzik konusundaki bariz başarısının yanısıra bir iş adamı olarak da başarılı olmasına rağmen Kanada’da bu yetenek ve başarıya sahip olan tek kişi Drake değil. Ayrıca Kanada’nın çok kültürlü olmasının da pek çok yeteneğin ortaya çıkmasına yardımcı olduğunu düşünüyorum çünkü Kanada’daki müzisyenler sadece bu Kuzey Amerika müzik anlayışını paylaşmakla kalmıyor, aynı zamanda dünya çapında bir müzik zenginliğini de yanlarında getiriyorlar.

Kanada müzikte kariyer yapmak için uygun bir ortam sağlıyor mu?

Kanada’da müzisyen olmanın kendi zorlukları var çünkü burada eğitim ve deneyim kazanmak oldukça kolay ancak müzikten para kazanmak için çok fazla tur ve performans sergileyecek alan gerektiriyor. Kanada’daki büyük şehirler bazı fırsatlar sunabilir, ancak sadece Kanada’da büyük bir sanatçı olmanın pek mümkün olmadığını düşünüyorum. Kanada’da isim yapan sanatçılar bunu ancak müziklerini küresel hale getirerek elde etmişlerdir ve bence bu, Kanada’da büyümeye çalışan herhangi bir sanatçı için en büyük zorluk. Kısacası Kanada dışında başarılı olmak, Kanada’da daha da başarılı olmanıza yardımcı oluyor.

Kanada’da müzik yapmanın tek iyi yanı, devletin sanatçılara sağladığı geri ödemesiz yardımlardan faydalanma imkanının olması. Kanada devleti müzisyenlerin becerilerini geliştirmelerine ve kendilerini finanse etmek zorunda kalmadan kariyerlerinde ilerlemelerine bu şekilde yardımcı oluyor. Bu, bireysel sanatçıların kariyerleri söz konusu olduğunda onlara daha fazla seçenek sunuyor. Çünkü bu sanatçılar bir yapım şirketine bağlı çalışmak zorunda değiller ve isterlerse bu hibelerle kendi çalışma koşullarında başarılı olabiliyorlar.

Kanada’ya dair en çok sevdiğin ve sevemediğin şeyler neler?

Kanada ile ilgili en sevdiğim şey sakin bir yaşam sunması. Hayatımın ikinci büyük bölümünü geçirdiğim Türkiye’ye kıyaslarsak, kesinlikle burada bir özgürlük ve huzur duygusu var.

Burada kendi kişiliğimi yaşamak konusunda daha özgür hissediyorum ve diğer insanların yaşam tarzlarını anlamaya ve saygı duymaya yönelik bir kültür olduğunu düşünüyorum.

Yanlış anlaşılmasın, “her şey yolunda” demiyorum ve henüz tam bir anlayış ve eşitlik durumu olduğunu da düşünmüyorum ama en azından benim yaş grubum çocukluktan itibaren her zaman çeşitliliğe büyük bir destek, sevgi ve hayranlık duyguları ile yetiştirildi.

Kanada hakkında en sevmediğim şey yaşamın pahalılığı. Özellikle büyük şehirlerde fiyatlar çok yüksek ve birçok insan geçimini sağlamakta çok zorlanıyor. Özellikle mesleğe yeni başlayan müzisyen arkadaşlarım dahil hepimiz faturalarımızı ödemek için tam zamanlı veya yarı zamanlı başka işlerde de çalışmak zorunda kalıyoruz. Bu ikisini aynı anda sürdürebilmek için verdiğimiz mücadeleler hem ruhsal hem de fiziksel sağlığımız üzerinde çok fazla baskı oluşturuyor.

Uzun zamandır burada yaşıyorsun, hayatının çoğu burada geçtiği için mutlu musun?

Evet kesinlikle. Dürüst olmak gerekirse, Kanada’da yaşamayı seviyorum, burada kendimi çok güvende hissediyorum ve bu nedenle aileme o kadar minnettarım ki. Buraya gelmeyi düşünmeleri bile çok büyük bir cesaret! Onların çocuğu olmaktan gurur duyuyorum çünkü onlar sadece düşünmekle kalmayıp, aynı zamanda sahip oldukları çok az kaynak ve teşvikle bunu gerçekleştirme cesaretini de gösterdiler. Şahsen ben bu kadar cesur bir şeyi yapabileceğimi sanmıyorum.

 

View this post on Instagram

 

A post shared by Sinejan 💜✨ (@itssinejan)

Toronto ve Vancouver’da yaşadın. İki şehri olumlu ve olumsuz yönleriyle kıyaslamanı istesek neler dersin?

Toronto çok canlı ve heyecan verici bir şehir, sanat ve iş hayatı hareketli. Aynı zamanda çok rekabetçi bir ortamı var bu nedenle. Stresli, hızlı ve yorucu. Soğuk havasından bahsetmiyorum bile.

Vancouver, doğayla iç içe, huzurlu, aktif ve yeşilliği bol bir şehir. Aynı zamanda daha sakin bir yer. Doğada çok aktif değilseniz veya çok sayıda etkinlikten hoşlanıyorsanız Vancouver’da yapacak pek bir şey yok. Burada etkinlik ya da kültür olmadığını söylemiyorum, ancak Toronto ya da Montreal’e kıyasla daha az eğlence mekanı bulunuyor.

Eklemek istediğin bir şey var mı?

Şarkımı beğendiğiniz için çok sevinçliyim ve çok yakında herkesle daha fazlasını paylaşacağım için çok heyecanlıyım! Bu yolculuğun başlangıcı beni şimdiden çok şaşırttı. Bir zamanlar sadece benim kafamda olan şarkı sözleri ve melodiyi şimdi insanların bağ kurarak ve beğeniyle dinlemesi çok güzel bir duygu. Bunu önümüzdeki yıllarda da yapmaya devam etmek için sabırsızlanıyorum!

Yorum bırak