Uzuuun bir aradan sonra yazmaya zaman bulabildim diyebilirim. Son durum nedir? Neler yapıyorum bir özetlemek isterim.

Hala daha aynı yerde çalışmaya devam ediyorum. Kanada’ya geldikten sonra çalıştığım en uzun iş yerim oldu. Nazar değmesin, herkes kaşıması gereken yeri biliyor diye düşünüyorum. Sanırım bir süre daha devam edeceğim. Tabi ki her iş yerinde olduğu gibi eksileri ve artıları var ama mutfak dinamiğinden mutluyum. Yorucu ama keyifli. 

Aynı mutfaktayım ama yaptığım iş değişti. Title olarak bir değişiklik değil aslında ama görevlerim değişti. Aldığım sorumluluk ve yaptığım iş takibi değişti. Bana ait bir sandviç, salata, wrap, soğuk tabak gibi ürünlerin olduğu bir bölümden sorumluyum. Aynı zamanda dışarıya giden yemek siparişlerinin alınması, takibi ve gerekiyorsa hazırlığı gibi görevlerim var. 

Bu kısımda çalışmaya başladığımda tabi ki sıfırdan öğrendiğim, zaman zaman zorlandığım şeyler oldu. Belki sizlere garip gelebilir ama hiç akla gelmeyecek bir şey beni ilk zamanlarda bayağı zorladı: ‘Telefonla konuşmak’. Ve bunu yaparken de hatasız yapmak zorundayım. Çünkü aldığım sipariş listesi, iletişim (isim, adres, telefon) bilgileri, ödeme bilgileri, varsa özel talepler ve alerji bilgileri eksiksiz olmalı. Bunların hepsine tamamım ve ben bunları yaparım.

Ne var canım telefonla konuşmakta, söyleyecek ve sen dinleyeceksin diyebilirsiniz ama iş öyle değil.

Karşı taraftaki kişi sipariş verirken not almanızı bekleyip tane tane konuşuyor ise sıkıntı yok. Olay gayet sorunsuz ilerliyor. Anlamayınca harfleri kodluyorlar, tekrar ediyorlar, vs. Gelin görün ki her aksan ile önceden karşılaşmış olmam mümkün değil. Kaldı ki herkes tane tane konuşmuyor. Kaldı ki adres bilgililerindeki cadde isimleri her zaman anlaşılabilir bir kelime olmuyor. Hatta bazıları İngilizce bile değil, Fransızca. Bir de hızlıca konuşup siparişimi vereyim geçeyim diyenler var. Bazen bir cümleyi tek bir kelimeymiş gibi söyleyenler var. Tüm kelimeleri birbirine uluyorlar, ağzının içinde konuşuyor. Ayıklamak zor oluyor. Karşıdaki kişi yaşını almış ve konuşma sorunları yaşıyor da olabiliyor.  Tek tek her şey hakkında bilgi isteyenler de var. Aslında burada şikâyet, suçlama gibi bir durum yok, yanlış anlaşılmasın. Ben mükemmel konuşuyorum asla demiyorum, demem de. Olanı anlatmaya çalışıyorum. 

Şu an pek sorun yok, 8-9 ay kadar zaman geçti, durum çok daha iyi diyebilirim. İlk başlarda konuşmana dikkat et, telaffuzuna dikkat et, gramere dikkat et, karşı tarafı dinle, söylediklerini yakala zor oluyordu. 

Şöyle bir örnek vereyim bazen kendimi arkadaşının yeni konuşmaya başlayan çocuğunun demeye çalıştıklarını anlamaya çalışıyorken ki gibi hissediyorum. Çocuk aslında kendince konuşuyor ve söylüyor ama ben anlayamıyorum gibi bir durum. Eksik, değişik ya da kendi kelimeleri ile konuşuyor ama bana yabancı. Eh bir de bu dil benim zaten ikinci dilim olunca hepten devreler yanıyor.

Bunların hepsine ek olarak telefon ile konuştuğum ortam 8-10 kişinin çalıştığı gürültülü bir mutfak. Tüm bunların hepsi birleştiğinde ikinci dilinizde telefonla konuşmak pek de kolay olmuyor. Kimse bana bunu böyle yapıyoruz diye de öğretmedi. Hatta o telefona cevap verme işi bana nasıl kaldı onu bile anlamadım. Sipariş formu oralardaydı ve menü hakkında biraz bilgi veren bir listeyi bir yerlerden ben buldum. Çok bilmediğim bir şey olunca yanımdakilere sordum bir şekilde gemiyi yürütmeyi öğrendim. Yani yüzmeyi denize atılınca öğrenmeye başladım. 

Onun dışında iş biraz iyi, biraz yoğun, biraz akıcı devam ediyor. Bazı şeylerin rutine girmesi iyi oluyor bunun başında iş düzeni ve buna bağlı olarak gelir.

Önceki kariyerinden farklı bir sektörde çalışıyor olmak aslında zihinsel anlamda bazı kapıları da açıyor. İster istemez kıyaslama yapıyor, önceki hayatından, tecrübelerinden bir şeyleri yeni işine de getiriyorsun. Bazen bunlar çok işe de yarıyor. Hazırlıklı olmak, iş planı yapmak, tedbirli olmak, önlem almak, zaman yönetimi, yöntem geliştirime, taktik geliştirme, insan ilişkileri gibi bazı öğretmenlikten getirdiğim özelliklerin mutfakta çok işe yaradığını söyleyebilirim. Bunu zaman geçtikçe daha iyi anlıyorum. Bazı çalışma alanları bazı insanlara göre değil bu da ayrı bir gerçek. Bazı çalışma arkadaşlarımın çalışma kariyerlerinin tamamı mutfakta geçmiş olsa da geliştirmeleri gereken çokça alan olduğunu görebiliyorum. Eh mutfakta iki yılı geçirdikten sonra artık kendime kalfa falan diyebilirim sanırım. 

Kanada’ya taşınalı neredeyse 3 yıl olacak, bu süre zarfında hayatımızda birçok değişiklik oldu. Bazen durup bakıyorum ve hala daha sorguluyorum. Şu an neredeyim, tam olarak ne oldu, önümüzde neler var, gerçekten benim hayatım değişti mi? 

Yeni olan şeyler her zaman ürkütücü gelir, değişiktir, bilinmezdir. Ama ufak ufak, kendimde, yeni olandan ürkmeyi azalttığımı görüyorum. Denemeye daha açık olduğumu deneyimliyorum. Biliyorum bunu ilk defa söylemiyorum ya da ilk söyleyen ben değilim. Gerçekten yaşamı değiştirmek kolay değil ve bu herkese göre değil. Farklı bir ülkeye taşınmak, günlük hayatın rutinin değişmesi, yaptığın işin, konuştuğun dilin, konuştuğun konuların değişmesi hatta ve hatta duygularını ifade ederken kullandığın beden dilinin değişmesi farklı bir deneyim. Zaman geçtikçe farklı evrelerden geçtiğimizi daha net görebilir hale geliyorum. Belki bir 5 yıl sonra bazı olan olayların esamesi bile okunmayacak ama bazı olayların etkisinde olacağız. 

Tüm bunların dışında Nevra mezun oldu, işe girdi ve mezuniyet sonrası çalışma izinlerimizi aldık. Mezuniyet sonrası 3 yıl açık çalışma izinlerimize bir danışman yardımı ile sorunsuz başvuru yaptık ve inanamadığımız bir sürede izinlerimiz geldi. Başvurularımızı ayrı ayrı yapmak zorunda kaldık. Nevra 2-3 hafta içinde iznini aldı. Hemen ardından benim başvurumu yolladılar ve ben de 2-3 hafta gibi bir sürede sonucu elime aldım. Muhteşem, hızlı bir tepki süresi oldu. Şu an için çalışma izni anlamında rahatız. Yine bir nazar değmesin ritüeli alırım. 😊

Bu kış biraz sert geçiyor. Tokatladı hatta yumrukladı bile diyebiliriz. Geçtiğimiz hafta yani şubat ortasında peş peşe 2 ayrı kar fırtınası yaşadık. Bir – iki gün her yer kapandı, marketler dahil. Yollar, kaldırımlar kullanılamaz haleydi. Yolları bir- iki günde açtılar ama kaldırımların geneli hala daha karla kaplı diyebilirim. Şubat sonu geldi hala daha kar kaldırma çalışmaları devam ediyor. Kaldırımları da kısım kısım açmaya başladılar. Hava sıcaklıkları umarım mart ayı daha insaflı olur ve en azından kar fırtınası ile karşılaşmayız. Kanada’da da yaşayıp sürpriz olmayan bu durumdan da bahsetmeden kendimi alamıyorum. 

Hava durumu buradaki günlük hayat için çok önemli ve belirleyici. Küçük ayak üstü sohbetlerde, arkadaşlarınızla gün içinde, iş yeri gruplarında mutlaka yeri olan önemli bir konu. Suratınıza bile bakmadan işini yapan bir kasa görevlisine ‘Hava da bugün çok kötü değil mi?’ dediğiniz anda 5 dakikalık bir hava muhalefeti sohbetini garanti edebilirisiniz. Hatta hava muhalefeti tabirinin tam anlamıyla nereden geldiğini deneyimleyebileceğiniz muhalif bir hava var buralarda.

Eh hava durumunda bu kadar bahsetmişken eskilere bir gönderme yapmadan olmaz. Havalar nasıl olursa olsun sizin havanız güzel olsun. 

Sevgilerimle,

Yorum bırak