Bir ülkeye göç edildiğinde, ev sahibi olan ülkeye adaptasyon süreci pek çok açıdan stresli bir süreç olabilir. Bu stresin nedenlerinden biri “kültürleşme stresi” olarak ifade edilir. Bu kavram göçmenlerin ev sahibi topluma uyum süreciyle ilgili olarak karşılaştıkları zorlukları ifade eder.

Batılı yaşam tarzlarına uyum sağlama, birçok farklı göçmen grubunun ruh sağlığı için önemli sonuçlar doğuruyor. Örneğin, yapılan bir çalışmada batı yemek alışkanlıklarına uyum sağlamanın, İtalyanlar gibi etnik gruplarda kronik hastalıklar gibi olumsuz sağlık sonuçlarına neden olduğu ve sonunda depresif semptomlara yol açtığı gösterilmiştir. Ev sahibi kültüre yönelik daha düşük kültürel yönelim, özellikle göçmen yaşlı yetişkinlerde daha yoğun düzeyde depresif semptomlar ile bağlantılıdır.

Göç ve yerleşim sürecine sıklıkla eşlik eden sosyal destek eksikliği ve istenilen ekonomik duruma ulaşamamanın psikolojik durumu olumsuz etkilediği bulunmuştur. Göç, göçmenlerin kendi ülkelerinde yararlandıkları geleneksel desteklerin çoğunu bozduğundan, kültürleşme sürecinin bir parçası, göç sonrası sınırlı sosyal destekle bu yeni ülkede nasıl başa çıkılacağını öğrenmektir. Göçmenler, dil zorlukları, ulaşım sorunları ve dilsel ve kültürel olarak uygun olmayan hizmetler nedeniyle yeni ülkede sosyal desteklere daha az erişebilir ve ruh sağlığı hizmetlerinden yeterince yararlanamayabilir. Destekleyici, koruyucu ve misafirperver bir ortam, fiziksel ve zihinsel sağlığın korunması için de gereklidir.

Topluma katılımın eksikliği; göçmen yetişkinler, çocuklar ve gençlerde olmak üzere bütün yaş grupları üzerinde sağlık sorunları ve hastalıklarla ilişkili bulunmuştur. Dil yeterliliğinin yanı sıra kültürel etkinliklere katılımın, göçmen çocuklar arasında sosyal yeterlilik ile olumlu, uyum sorunları ile olumsuz bir ilişkisi olduğu bulunmuştur. Özetle, göç sürecinde sosyal  desteğin kaybı da dahil olmak üzere kültürleşmeyle ilgili stresörler psikolojik durumu etkileyebilir.

Göçmenlerin psikolojisi daha mı kötü?

Göçmen ruh sağlığı, yerleşim dönemindeki olumsuz istihdam deneyimlerinden ve bunun sonucunda ortaya çıkan ekonomik zorluklardan etkilenmektedir. Etnik ayrımcılık aynı zamanda depresyona ve psikolojik sıkıntıya da katkıda bulunabilir. Ayrıca ruh sağlığı hizmetlerinden yararlanmada engellere yol açabilir. Şimdiye kadar bahsettiğimiz gibi literatürde genel olarak göçmenlerin stres faktörleri ve zorluklarla o ülkenin vatandaşlarından daha fazla karşılaştıkları ve dolayısıyla depresyon ve anksiyete gibi durumlara daha yüksek bir eğilim gösterdikleri üzerinde durulur. Uzun yıllar boyunca psikolojide hakim olan “insanlarda yanlış olan nedir?” bakış açısının tersine neyin iyi olduğuna odaklanan pozitif psikoloji açısından da bu konuya bakalım istedik. Bu açıdan baktığımızda göçmenler, doğuştan o ülkenin vatandaşı olanlardan daha mı kötü psikolojik sağlığa sahiptir?

Göç edilen söz konusu ülkelerde doğmuş olan vatandaşların; özellikle daha varlıkl ıtoplumlarda, genellikle mutlululuk ve refah düzeylerinin ortalamanın üzerinde olduğu bildirilmektedir. Peki göçmen nüfus için bu durum farklı mı? Çeşitli disiplinlerde onlarca yıllık araştırma, göçmenlerin bir dizi stres etkeniyle karşı karşıya kalmalarına rağmen, göçmen olmayanlara kıyasla daha iyi olma eğiliminde olduklarını bulmuştur. Bu fenomene göçmen paradoksu adı verildi.

Gerçekten de göçmenler, özellikle yeni göçmenler, genellikle yerli kişilere göre daha iyi sağlık profillerine sahiptir. Çalışmalar, göçmen paradoksunun fiziksel, psikolojik, davranışsal ve eğitimsel sonuçlar açısından desteklendiğini göstermektedir. Yapılan geniş kapsamlı çalışmalar, göçmen gruplarının çoğunun kendi ülkelerindeki bireylere göre daha yüksek yaşam doyumu ve göç ettikleri ülkede doğmuş olan bireylerle benzer yaşam doyumu düzeyleri sergilediğini ortaya çıkardı.

Bu etkiler, yalnızca göçmen seçiciliği (yeni bir ülkeye göç eden göçmenlerin kendi ülkelerinde kalanlardan seçici olarak daha sağlıklı oldukları hipotezi) kontrol edildikten sonra değil, aynı zamanda ortalama yaşam memnuniyetinin düşük olduğu ülkelerden gelen göçmenler için de (örn. Irak, Ukrayna,Bulgaristan, Zimbabwe) ve refahın nispeten yüksek olduğu ülkelerden (örneğin, Avustralya,Almanya, Yeni Zelanda) gelenler için de geçerlidir.

Ayrıca, 113 ülkede ikamet eden göçmenler arasındaki mutluluğu değerlendiren Dünya Mutluluk Raporu’dan elde edilen bulgular, göçmenlerin mutluluk düzeylerinin göç ettikleri kültür tarafından bildirilenlerle neredeyse aynı olduğunu buldu. Tüm bunlar birlikte uzun yıllardır sunulan bulguların aksine ,göçmenlerin yeni ülkelerinde pozitif psikolojik sağlık bildirdiklerine ve yerli akranlarınakıyasla daha düşük bir refah deneyimlemediklerine dair güçlü kanıtlar sunmaktadır.


Yazar: Hiwell ( Bu yazı Hiwell iş birliği ile Kanada Geyikleri için özel olarak hazırlanmıştır. )

Hiwell size dünyanın neresinde olursanız olun online ve Türkçe olarak psikolojik destek almanız için olanak sağlar. Ayrıntıları  bu adresten öğrenebilirsiniz. 

 

 

Kaynakça: Cobb CL, Branscombe NR, Meca A, Schwartz SJ, Xie D, Zea MC, Molina LE, Martinez CRJr. Toward a Positive Psychology of Immigrants. Perspect Psychol Sci. 2019 Jul;14(4):619-632. doi: 10.1177/1745691619825848. Epub 2019 Apr 18. PMID: 30998855.


George U, Thomson MS, Chaze F, Guruge S. Immigrant Mental Health, A Public HealthIssue: Looking Back and Moving Forward. Int J Environ Res Public Health. 2015 Oct27;12(10):13624-48. doi: 10.3390/ijerph121013624. PMID: 26516884; PMCID:PMC4627052.

Yorum bırak